Haberler

Sancak sistemi hakkında

Tarih Haber / 14.10.2015

Her devlet yönetim şekline bağlı olarak hükmettiği toprakları belirli idari alanlara bölmüştür. Osmanlı da, erken dönemlerinde subaşılık adıyla anılan iki bölgeye, onun altında da ikişer vilayete ayrılmış haldeydi. Bu dönemde sancak beyleri, subaşılarından daha üstün değildi. Her ikisi de eşit pozisyonda bulunan kumandanlardı. Osmanlılar İlhanlılar’la bağını gevşetip başarılı fetihlerde bulundukça, idari yapı da buna paralel bir şekilde güçlendi. Zamanla Türkmen beyliklerinin ilhakına başlandı. Askeri birlik anlamında kullanılan sancak, Osmanlı tımar sistemini içerisinde bir gelir dilimini belirtiyordu. 15. yüzyılda, Osmanlı’nın hakimiyet sahası genişledikçe, sancak da buraya bağlı tımarlı askerlerin bulunduğu bölgeyi tanımlamaya, yani idari bir bölge olarak yaygınlaşmaya başladı.

Osmanlı’nın büyümesi sancağa idari anlamını katsa da, sancaklar da Osmanlı’nın yükselişine bir boyutta yardımcı olmuşlardır. Eyaletin bir alt birimi olan sancaklar, o dönemin haritalarına bakılırsa, eskiden o topraklara sahip beyliklerin sınırlarıyla çizilmiştir. Bu, beyliklerin Osmanlı’yla bütünleşmesini kolaylaştırmış, devletin iç karışıklıklarla uğraşmasını engelleyip fetihlere odaklanacak askeri gücü sağlamıştır.

Bazı sancaklar, şehzadelerin yönetim tecrübesi kazanması için ayrılmıştır. Manisa, Kütahya, Konya gibi bölgeleri kapsayan bu sancaklarda daima şehzadeler de bulunmak zorunda değildi. Başka sancakların başına eski hanedanlar getirilirdi. Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Adana’nın başında Ramazanoğlu Piri Bey, Maraş’ta ise Dulkadiroğlu Beyliği’nden Şehsuvaroğlu Ali Bey bulunuyordu. Yine bu dönemde, Kanuni Sultan Süleyman, sancakların görevlerine ilişkin kanunnameleri yeniden düzenledi. Sancak beylerinin başlıca görevi, bölgesindeki güvenliği sağlamaktı. Ülkenin yönetildiği şeklin sağlığı için de sipahi ve reaya arasındaki ilişkiyi düzenlemeleri gerekirdi. Herhangi bir sefer veya savaş sırasında, sancak beyi komutasındaki tımarlı sipahileri alarak bağlı olduğu eyaletteki beylerbeyinin bulunduğu bölgeye giderdi. Bölgesiyle ilgili merkezden gönderilen fermanların yerine getirilmesini sağlardı. Sınır boylarında bulunan sancak beyleri diğer beylere göre daha tecrübeli seçilirdi. Bunun sebebi de, beylerin komşu olduğu ülkeyle doğrudan temas halinde olmasıydı. Zira, bu bölgelerde beylerbeyiliğine terfi almak da daha kolay oluyordu.

Aslında bahsettiğimiz bu beylerbeyiliğinin zaman içindeki durumu ülkenin de nasıl yönetildiğini göstermesi açısından önemli. İlk zamanlarda, tecrübe edinmiş, halkı ve işini iyice tanımış olan beylerden seçilen beylerbeyiliği zamanla yalnız saraydan seçilmeye başlandı. Doğrudan beylerbeyiliğine atanan şahsiyetlerin yönetimi tecrübesizliklerinden ötürü sorun oluşturmaya başladı. Merkezi yönetim sancaklarla temas halinde olmaktan çok eyaletlere baskı yapmaya başladı. 16. yüzyılda, Osmanlı taşra yönetiminin en temel idari ve askeri birimi olan sancaklar yavaş yavaş değişim sürecine girdi. Taşrada uygulanan iltizam sistemi, yeni bir idareci zümreyi doğurunca, II. Mahmud, sancakların daha basit birer idari bölge haline getirdi. 1921’de TBMM’nin aldığı kararla da sözlüklerden sancak kelimesi çıkarak yerine vilayet denmeye başlandı.

Yeni Haberler