Diğer Haberler, Kitap Dünyası, Kitap Tanıtımı

Osmanlı Entelektüel Geleneği

Tarih Haber / 09.05.2014

Fatih M. Şeker
Dergah Yayınları
Eylül 2013

Osmanli-Entelektuel-Gelen_170401_1

Daha evvel Türk Dînî Düşüncesinin Teşekkül Devri, Osmanlı İslâm Tasavvuru, Selçuklu Türklerinin İslam Tasavvuru, Modernleşme Devrinde İlmiye gibi önemli eserlere imza atan Fatih Şeker, Osmanlı Türkçesini ustaca kullanması ve analitik düşünüşüyle takdir toplayan bir isim haline geldi. Ortaya koyduğu tezler, bulunduğu çıkarımlar ve cesur eleştirileri ile akademide önemli bir yer edinen Şeker’in yeni yayımlanan kitabı Osmanlı Entelektüel Geleneği, üzerinde düşünmeye ve yazmaya değer bir eser.

Kitabın ana tezi, Osmanlı entelektüel geleneğinin ilk bakışta birbirine zıtmış gibi görünen disiplinlerden; kelam-tasavvuf ile felsefeden müteşekkil olduğu yönünde. Şeker’e göre, sosyo-kültürel ve siyasi hayatı ile kayıtlı bir metafizik inşa etme arayışı içine giren mütefekkirler, filozoflar ve mutasavvıflar arasındaki epistemolojik farklılığı gözden kaçırmadan felsefeyi ehlileştirip yerleştirerek fonksiyonel olacağı bir manaya taşımışlardır.

Osmanlı Entelektüel Geleneği’nde gözden kaçırılmaması gereken önemli husus, Osmanlı’nın sahip olduğu düşünce mirasını aslında Selçuklu’dan devraldığıdır. Osmanlı döneminde felsefi düşünce çizilmiş sınırları zorlamayan, öteden beri mevcudiyetini sürdüren çerçevenin ilerisine geçme ihtiyacı duymayan bir yapıya sahiptir. Bu bakımdan Osmanlı’da felsefi düşünce, asıl yaratıcı devir olan Selçuklu zihniyet dünyasına ait hususiyetlerden doğmuştur. Osmanlı mütefekkirleri, daima tesir altında kaldıkları Selçuklu dönemine ait meseleleri yeni baştan Osmanlı iklimine mal ederek geçmişteki parıltıları vuzuha kavuşturmuşlardır.

Fatih Şeker, bir geleneği olduğu yerde bırakıp yerine yenisini başlatmak yerine hayat felsefesi ve dünya görüşü itibarıyla devraldıkları zihniyeti devamlılık fikriyle yoğuran Osmanlı’da felsefenin meşruiyetini, sınırlarını; bir Osmanlı düşüncesinin var olup olmadığı tartışmalarını, Osmanlı’da tarih ve siyaset felsefelerini de ele alıyor. Yazara göre, Osmanlı İslam tasavvuru yazılmadan düşünce tarihi de yazılamaz. Ve kelamı külli ilim kabul eden Osmanlı entelektüel tarihinde felsefe, müstakil bir disiplin olmaktan ziyade diğer disiplinlerle olan ilişkisi çerçevesinde ele alınmalıdır.

Maziden tevarüs edilmesi gereken birikimi yeni bir ufuktan görmenin imkanlarının yoklandığı ve Osmanlı düşünce dünyasında eritmenin denendiği çalışma, yazarın deyimiyle fikir hayatımızı Osmanlı aynasında seyretme ve Türk düşüncesi ile felsefesine biçilen mevcut vaziyete karşı ahlaki ve entelektüel bir tavır benimseme endişesi ile kaleme alınmıştır.

Osmanlı Entelektüel Geleneği, Osmanlı döneminin düşünce tarihinde konuları veya düşünürleri ayrı ayrı esas almayan, her ikisini birbiri içinde eriten; ama aynı zamanda söylenecek bunca şey varken deryayı bir bardağa dökerek sığdırmanın mümkün olmadığının bilincinde bir yöntem takip ediyor.

Fatih Şeker’in akademik geleneği göz ardı etmediği, ama meslekten olmayanlara da seslenmeyi hedeflediği Osmanlı Entelektüel Geleneği; Gazali, Razi, İbnü’l Arabi, Mevlana, İbn Haldun gibi mütefekkirlerin mirasını yoğurup yeni bir şekil veren Hocazade, A. Tusi, Katip Çelebi, Cevdet Paşa gibi isimlerin düşünce dünyasına ışık tutuyor. Siyasi ve askerî açıdan genişlerken fikri bakımdan da derinleşen Osmanlı havzasına düşen bu ışığın dönemin tarih, felsefe, tasavvuf, siyaset hayatını anlamada yeni bir yordam teşkil etmesini umuyoruz.

Yeni Haberler