Dosya Haberler

Barutla yazılan tarih

Tarih Haber / 24.07.2015

Barutun kullanımı ve geliştirilmesi, toplumların yaşayışında köklü bir değişim yaratmak hususunda şüphesiz üst sıralarda yer alıyor. Halkların örgütlenme biçimlerinden, uluslararası ilişkilerde belirlenen politikalara; ticari antlaşmalardan, ordu teşkilatına kadar hemen hemen her alanda, barutun etkisine rastlamak mümkün. Devletlerin kaderini belirlemedeki bu kilit rolü, onu bir dönem güçlü ve zayıf ülkelerin belirlenmesinde bir ayraç haline bile getirdi. Doğudan batıya, kuzeyden güneye, onun uğramadığı bir toprak parçası bulmak gittikçe zorlaştı. Devletler arası yıllarca süren savaşlarda olduğu gibi ülke içi meselelerde de, çatışmalar ondan güç bularak yükseldi. Tarihin seyrini tayin eden bu maddenin, kendi tarihi ise muammalarla başlıyor.

Kağıt ve pulusada olduğu gibi barut da Çin topraklarında keşfedilmiştir. Mucidin hangi tarihte, ne amaçla, ne şekilde bu maddeyi kullandığı bilinmiyor. Asya’daki diğer devletlere, Ortadoğu’ya ve Batı’ya hangi yollarla yayıldığı da halen gizini korumakta. Fakat, hızlı yanma özelliği ile oluşturduğu basıncın itme gücü olarak kullanılmaya başlanmasıyla; barut dikkatleri üzerine topladı. 10. Yüzyılda Çin, namluya zarar vermeden mermi itebildiği için barutlu toplar kullanmaya başladı. Haçlı seferleri, barut kullanımı ciddi oranda arttırdıktan sonra, Endülüs Emevi Devleti’yle birlikte, Batı bu maddeyle tanışmış oldu. Bu döneme ait barutlar, içerdiği maddelerin bileşimi dolayısıyla etkili oranda patlayıcı özellik içermiyordu. Bu sebeple içindeki güherçile miktarının arttırılması, “karabarut” adlı yeni nitelikte bir madde meydana getirdi. Yaşanan bu gelişmeyle, barutun Türk ve İslam dünyasındaki kullanımı da yükselişe geçmiş oldu.

Türkler İstanbul’u, Fatih Sultan Mehmet’in döktürdüğü ağır toplar ve başarılı barut kullanımının yardımıyla fethetmiştir. Toplar, Anadolu Selçuklu zamanında kullanılan toplardan daha kaliteli imal edilmiş; Çaldıran, Mercibadık, Ridaniye gibi önemli savaşlarda etkili bir şekilde kullanılmıştır. Tüfeğin icat edilmesi ise, Yavuz Sultan Selim’in kısa sürede ordunun çehresini değiştirmesine sebep oldu. Tüfekli askerlerin sayısı oldukça arttı. Uzun bir dönem boyunca, barutlu silah kullanımında başı çeken Osmanlı, bu başarısını, maden bölgelerinin ele geçirilmesi, hızla baruthanelerin kurulması ve tophanelerin başarıyla korunmasıyla pekiştirdi. Zaferlerle dolu bu gidişat, önce denizde sonra karada alınan yenilgilerle bozulmaya başladı. Osmanlı, 25 yıllık Girit Savaşı sonunda, savaş teknolojisinde geri kalmış olduğunu farkettiği sıralarda, barutun yapısı ve kimyasıyla ilgilenen Batılı bilim adamlarının sayısı çoğaldı. 1800’lerde “pamuk barut” olarak adlandırılacak daha etkili bir patlayıcı bulmaları da gecikmedi. Gittikçe gerileyen Osmanlı teknoloji karşısında, 1792’de başlayan Napolyon Savaşları’yla, Batı barut kullanımında zirvesini yaşadı. Bu tarihten itibaren, devlet adamları dışarıdan yardım alarak birtakım başarılar kazanmak istediyse de İstiklal Harbi’ne kadar sürecek yenilgilerin önü alınamadı. Türk topçularının bu istisna başarısından sonra, Cumhuriyet döneminde tophane ve baruthanelerin sayısı arttırıldı, silah fabrikaları kuruldu. Barut ise, yaşanan onlarca değişikliğe rağmen silah sanayiinde hala ilk malzeme olma özelliğini sürdürüyor.

 

Yeni Haberler