Kitap Dünyası

Köroğlu Destanı

Hakan Arslanbenzer / 07.10.2015

Köroğlu, hem şair hem savaşçı veya isyancı olduğu için eşine ender rastlanır bir şair. Fransızların Villon’unun gündüzleri şair, geceleri yolkesen olarak yaşadığı söylenir. Köroğlu için bu tür bir ikili senaryo, maskeli yüz senaryosu da yoktur. Gece gündüz Köroğlu’dur o. Gerçekten yaşadığı halde efsanesi boyunu aşmış bir şair ve “kahraman”dır. “Kahraman”ı tırnak içinde söylüyoruz yine de. Dramatik anlamda söylüyoruz. Kendi şiirinin kahramanı olduğu anlamında. Yoksa, Köroğlu’nun basit ve müptezel bir şaki mi yoksa zulme boyun eğmemek için kanun kaçağı olmuş, dağa çıkmış bir çılgın kahraman mı olduğu ideolojik gözlüklerimizi çıkardığımızda anlaşılması çıplak gözle mümkün görünmeyen bir hadisedir. Tarihsel sosyolojinin bir çare üretebileceği, kesinleştirebileceği bir hadise. Köroğlu’nun ahlaki ve toplumsal kariyeri hakkında olumlu olumsuz net bir kanaatimiz yok kısacası. Yine de, bir şair olarak Köroğlu bizim birinci sınıf şairlerimizden biridir; Anadolu ve Kafkasya’da efsane kahraman olarak bilinmesini, her yörenin onu sahiplenmeye çalışmasını da buna borçludur. Şiiri kalıp anlamında yalındır ama sağlamdır. Sağlamlığını yalınlığından almaz ama. Sağlamdır; çünkü savaştan sanki aşktan veya imandan söz ediyormuş gibi Türkler için bile şaşırtıcı bir tutkuyla söz ettiği halde, mısralarının tınısı gönül okşayıcı, kafiyelerin akışı, dörtlüklerin arka arkaya gelişi okuyucu/dinleyici zevkini yükselten zekice sürprizlerle doludur. Özellikle sol görüşün Köroğlu’ndan bir halk kahramanı çıkarması boşunadır yada değildir; ama şairin kudreti açıkça ortadadır ve Türkçeye kendisini zerk etmeyi başarmıştır.

Yeni Haberler